cinsi belli değil işi belli değil gücü belli değil nedir kimdir belli değil birinin bir garip sıkıntıdan yazdığı bir blog okuyun buyrun buyrun çekinmeyin belki sizde kendinizden birşeyler bulursunuz...

22 Kasım 2009

TİM den KİM'e

Foto dünyanın en genç transseksüeli Kim Petras'a ait

Evet akşam oldu.Yapabildiklerimizi bir gözden geçirelim

1) kitap okudum ama klasikler biraz yavaş ilerliyor.

2) Evi temizledim.Süper baştan aşağıya bir temizlik olmasa da ortalık yaşanılabilir hale geldi

3) Gossip girl izliorum anca şimdi açabildim tv yi. Bu bölümleri izlemişim netten sarmadı

4) Patatesli köfte yaptım.Yarınada yeter sanırım.Başka bişey yapacak halim kalmadı.

5) Unutma meselesi çaba ile olacak birşey olsa keşke

6) Bloguma göz atıyorum buda tamam

7) Sigara meselesi öğlen başıma bıçak saplanma hissi ile bakkalda soluğu almam arasında küçük bir fantazi olarak kalabilir

7 de 6 fena deil

Gelelim TT hikayemize;

İki yıl önce bir yazışma ve beklenmeyen sürpriz bir akseptans ile Amerikaya uçak bileti alarak başladı.San Francisco hiçbir yer gibi olmayacaktı.Avrupaya bir kaç kez gitmiştim ama eski kıtanın insanı büyülerken eski geleneklere bağlılık ve hiç konuşulmayan ancak herkesin riayet ettiği bir düzeni olduğu gözüme çarpmış.Londrada geçirdiğim günlerin sonunda evime dönmek için gün saymaya başlamıştım ancakAmerika deneyimim nasıl olacaktı ?

İnişe geçtiğimizde yüreğim yerinden çıkacak sandım.Beni karşılayan Mathew klasik amerikan denilebilecek türden haddinden fazla beyaz ve bir o kadar sarışın orta boylu 30 larında bir adamdı.Keskin bir aksanla, ingilizceye yeni başlayanlara dinletilecek kadar net anlaşılabilen bir şekilde ve hiç bir kelimeyi yutmadan konuşuyordu.Çok güzel bir süite yerleştim.Buraları fast-forwardlıyorum zira yazılarım giderek devasa boyutlara ulaşmaya başladı.

Burada 6 ay kadar kalıp geri dönecektim.Ancak ben ilk haftanın sonunda burada nerelere takılınır olmaya başladım.İlk Cumartesi gecesi golden gate köprüsünün üzerinden geçerken Alcatraz’ı bizim kız kulesi muadili olarak hayal ettim.ancak burada kızlar değil mahkumlar esir alınıyordu.

San Francisco üniversitesinden Mervyns in önüne çıktığımda kocaman bulvarda kendimi uzaylı gibi hissettim dümdüz yürüyerek heryere ağzımı açarak bakıp gece yanıp sönen gelgel yapan klüp benzeri yerler arıyordum.Post street Diva’s Halloween party tonite yazan bir binanın önünde kendimi buldum.Bir an içeri girip girmemekte tereddüt ettimsede bunun sebebi tabiki insanlardan çekinmem değildi nasılsa dünyanın diğer bir ucunda kimse benim ne yaptığımı bilemez hatta aklına bile getiremezdi.Ancak içeri giren kadınların normalden daha iri yarı oluşları ve ağır makyajlı hallerinden buranın bir drag bar olduğunu anlamam uzun sürmedi.

İçerisi tam seyirlikti.Bizdede eğlence olsun diye gay klüblerde 12 inch topuklar üzerinde gezinen bir tane drag bulundurulmasına rağmen burası silme bu tip insanlarla dolu idi.Kimisi zenci kimisi beyaz, kimisi çekik , saçların ve kıyafetlerin çeşitliliği ve şatafatı akıl almaz bir ortamdı.Sahne şovları ise bir o kadar ilginç.Kırmızı jartiyerler içerisinde bir transın sahne şovu başladı.Üzerine yumurta kırsan pişirebileceğin kadar geniş elmacık kemikleri olan bu artık kadın uzaktan bakınca tüm hatları ile bir kadın olsada kemiklerin keskinliği ile geçmiş hayatına ait izleride üzerinde taşıyordu.Kendime soramadan edemedim nasıl bir histi ? evet daha önce kadınlarla olmuştum erkeklerle de olmuştum.Ancak doğanın esirgediğini, kendi isteğiyle elde eden tüm görünümleri kendi çabaları olan vücudu sanat eseri gibi şekillendirilen bu insanların her anlamda içi nasıldı?

Bunlar aklımdan geçerken sol yanımda duran ve sahneye öpücükler gönderen kısa boylu beyaz tenli küçücük suratlı, saçları ve cildi pürüzsüz inanılmaz bir varlık gözüme çarptı.Bir süre sonra yanına oldukça sıradan bir kız gelerek bunu yanağından öperek coşkusuna katıldı.O anda kararımı vermiştim.Bir punduna getirip onunla iki kelime etmeli hatta daha ilerisi için bir adım atmalıydım.Ancak buranın kuralları çok farklı olabilirdi.Yanıma gelip birşey içmek isteyip istemediğimi soran dolgun memeli, kaşları kalem ile çizilmiş ve bir insanın saç köklerinin bu kadar sık ve kaşların hemen üzerinden başlayamacağı için siyah bir peruk kullandığı anlaşılan drag garsona yandaki ile tanışmak istediğimi ancak bu işleri bilmediğimi bana yardımcı olup olamayacağını olanca sempatikliğimle sordum.Bana allright deaar diyerek avcunu açtı.10 lukları koydukça avcunun bir an kapanmayacağını sandım.Ama istediğini alınca bu derin sesli ağır kelebek uçuşa geçti.Yan gözle baktığımda elinde iki kadeh janjanlı içki ile kulaklarına eğilmiş birşeyler fısıldıyordu.Yanıma gelip masaya davet edildiğimi söylediğinde ne yapıyorum ben bu merak beni nerelere götürecek bakalım dedim.

Tanışma faslında ellerini, bir hanımefendi gibi uzattı.Bende uzanıp öptüm.Gülümseyerek yanıma sokuldu.Bir kaç tanışma cümlesinden sonra Türk olduğumu öğrenince pat diye müslüman olup olmadığımı sordu.Bunun önemini kavrayamayıp afalladım.Sorma nedenini ise bel nahiyesine narin bir parmak işareti ile ortaya koyunca.Sadece evet diyebildim.Buna çok sevindi.Yanındaki kızın çulsuz olduğunu ve zar zor ev kirası ödeyebildiği için üniversite masraflarını çıkaramadığını, verdiği ev arkadaşı ilanından kendisinin çıkıp geldiğinde önce olamaz diyerek sonra kimse ile anlaşamayarak kendini aradığını vs anlattı.Kızı bu sırada yanımızdan şutlayınca elini malum bölgelerime atarak eve gidelimmi dedi.Bende buna dünden razıydım zaten.Hemen bir taksiye atladık.Ev gerçekten güzeldi.Son derece modern döşenmiş, arka bahçesinde maple ağaçları olan (o öyle söyledi bende çeviremedim bizde varmı acaba bu ağaçtan) ferah üç katlı bir evin en üst katındaydık.Kıyafetlerinin her bir katında vucudunun her yerine tüm dikkatimi vererek altından ne çıkacağını merak ediyordum.Göbeğinde küçük bir pırlanta kondurulmuş bir piercing vardı.Elleri ve ayakları bir kadınınki kadar ince ve biçimli idi tek fark vücut boyunun, bacak boyuna oransızlığı idi.Sanırım kadınların vucutları bacaklarına göre daha kısa olduğu için tek aşılamayacak sorun bu oluyor.Elimi merakla iki bacağının arasına koydum parmaklarımla birşeyler aranırken çok küçük bir açıklık ile kadın organından farklı birşey yokladım.Buraya dokunmamla biraz irkildi beklememi söyledi.Gidip jel dolu bir tüp getirerek ön ve arkasını iyice sıvadı.Beni koltuğa hafifçe iterek oturttu.Düğmelerimi maharetli elleri ile çok hızla açarak önüme diz çöktü.Hayatımın oralıydı diyebilirim.Vajinası ileri derecede dar olduğu için tamamen ilişkiye giremiyordum.Normalde kadınlarda gerildikçe açılır uyum sağlar ancak sert ve çok dar bir deliğin beni sımsıkı eldiven gibi sarması inanılmaz bir duyguydu ve insana direnip geciktirecek şansı tanımıyordu.Ertesi sabahı beklemeden oradan ayrıldım...


PAZARIM BENİM BİRİCİK SEVGİLİM

Oh be bugün Pazar, yarın iş var aman napıcaz da bilmem ne de tiplerinden değilim varsa var bugünün tadını anksiyete ile bozamam.

Bugün için planlarım ;

1) Kitap okunacak (Bir sürü kitap aldım, O km araba kokusu ve yeni kitap kokusu kadar güzel birşey yoktur bana göre sayfaları haşince açarak kokularını içime çekerek okucam kitap bitince dağılmış vaziyette ama zevkten sayfaları açık kalacak J)

2) Ev temizlenecek, zira temizlemeye başlamazsam belediye çöp ev ihbarı aldık diye kapıya dayanabilir

3) Tv izlenecek

4) Bi kaç günlük yemek yapıp dolaba atılacak hafta içi ne olacağı belli olmaz zamanım olur olmaz

5) Bir kısmı unutulan bi kaç gündür yaşadıklarımın bir kısmı daha unutulacak

6) Akşama bunların kaçta kaçını yapabilmişim die kendi bloğuma göz atıp belki dün söz verdiğim hikaye aktarılacak

7) Ah az kalsın unutuodum, sigarayı 100. kez bırakışım heralde.

8) Başka aklıma gelen olursa konuşuruz...

21 Kasım 2009

SHITTY WEEKEND


İş görüşmem hiçte istediğim gibi gitmedi.İnsan bazen içinde hisseder ama bile bile yapar ya benim durumumda aynen böyle oldu.Bu görüşmeden bir nane çıkmayacağını anlamama rağmen ısrarla gitmek için kendimi motive ettim.Bir de ne göreyim aynı odada benimle aynı pozisyonda başvuran biri ! Görüşmemde yalnız olacağımı zannediyordum.Şaka gibi ! renkten renge girdim tabi bir yandan da güçlü görünmek için çaba sarfediyorum malesefki bunda pek başarılı olamadım.Sonra aynı iş için iki kişi aradıklarını söylediklerinde bir an rahatlar gibi olsam da sonradan paranoya rüzgarları esmeye başladı beynimde, aslında beni almıcaklarda tek kişi başvurmuş olmasın diye mi çağırmış bulundular, ya da bu ikinci aday son dakikada sağlam torpil bulup önüme atıldı da banada ayıp olmasın die kıvırıolarmı.

En sonunda bana da ona da net tatminkar bir şey söylemediler.Sonra biz yalnız kalınca tartışmaya başladık seni mi alacaklar beni mi yoksa ikimizidemi, kızda seni alırlarsa vallllaaaa ben çok mutlu olurum senin gibi iyi bir insan bari olsun ben olamazsam başkası olucanı gibi tam kurusıkı bi laf patlattı.Kıçımla güldüm bu sözüne beynimin içinden...(Bunun için bi lafım var; beyin gülüşgenlik yaptım )

Buradan sinirle çıktım.Benzin deposunun lambası yanmadan doldurayım die bir benzinciye girdim arka arka giderken arabayı, benzin istasyonunun kenarındaki bir çıkıntıya sürttüm.Kasko ile hesaplaşmamız olacak ilerleyen günlerde pöf

Artı yolda şarjım bitti eve gelmeme 10 km kala 110 la radara girdim.

Çok talihsiz bir görüşme oldu.Anlıcanız dün akşam 2 bira içtim.Sabah kalktığımda beynim çatlıodu.Uzun zamandır alkol almıodum yada çok yorulmuşum belki ondandır.Velhasıl kelam dostlar shitty weekend devam edio...

Geçen gün bahsettiğim Daf ve Tony birde Gilbert ile tanışma hikayemi anlatayım aklıma gelmişken.4 yıl kadar önceydi o zamanlar her gece klübe takıldığım evim gibi gittiğim Bb ye girdiğimde kibrit çaksan havaya uçacak kadar alkollü idim.Barın tepelerinde birbirine sürte sürte millet dans ediodu.O dönemlerde gaybarların artık gazetlerde bile haberleri çıkmaya başlamıştı.Gay mekanlara sadece gayler değil bicurious, kadınlar vs de takılmaya başladı yeni trend gaybar tadında magazin haftasonu eklerinde bahsedilir olmuştu.Ortalıkta ünlü ünsüz tipler, kadınlar bir kaç travesti yada trans artık hangisise tipler, ayılar, efemineler, kenar mahalle çocukları, rentler ne ararsan vardı anlıcanız.Bende müziğin etkisine kendimi kaptırdım ve bir hatunun tepeden bana samimi bakışı ile elini uzatarak beni tepeye çekmesi bir oldu.Bende platforma çıkmış herkes gibi kızın ait olduunu sandıım otrişi boynuma sararken kız bana arkadan sarılıp sürtünmeye başladı, bunun yanındaki oldukça yakışıklı çocukta karşıma geçmiş dans ediodu.Aşağı ve yukarı eğilip kalkarken bacaklarımız sürtünüyor yukarıya çıkmak isteyen diğer insanların itiştirmesi ile dahada birbirimize yaklaşıyorduk.Aradaki mesafenin daralması alkolün etkisi ile hiçbirşey ifade etmemeye başladı normalde olsa sen kimsin ben kimim bi tanışalım olurum.Ama bu tip ortamlara girenler bilirler.Burada ‘’EĞLENİYORUZ CANIIIIM’’ diye bi laf vardır.Biri sana sürtünse yada boynunda öpse aa nooluo? desen sonunu çektirerek böyle söyler.Bu herşeyi yapabilmek için bir bahane gibidir.Ben tepki vermesemde kız kulağıma eğilerek buraların rutinini bozmadı.En son iyice yüz bulan çocukla vücutlarımız kenetlendi.Kızda kulağımı emmeye başladı.Çocukla kız boynumun üzerinde vücudumun heryerine ellerini sararak french öpüşmeye başladıklarında biraz sıkıldığımı hissettim ve zaten bir kelime konuşulmadığı için birşey söylemeden biraz yana çekildim.Bunlar işlerine devam ettiler.

O sırada karşıdan uzun boylu biri devamlı bana bakıyordu.Yabancıyım ben die bağıran bir havası vardı ama yinede çokta uzak değilmiş gibi idi bize.Hem lavaboya gitmek hemde bu tiplerden kurtulmak için platformdan indim.BB’de pisuar yoktu hala öylemi bilmiorum.Herkes ağıl gibi suların aktığı bir yere işer.Heralde millet birbirinin skini görsün die böyle yapmışlar.12 den sonra açılan Al beğen manavı!!!

Burada işerken bu uzun boylu tam yanıma gelip dikeldi resmen benimkine bakıodu.Buna karşılık ben de arsızca gözlerimi diktim buna.WC kapısının hemen yanında duruyorduk ikimizde, kapıyı açıp gözlerini benden ayırmadan içeri girdi.Kapıyı ise yarım açık bıraktı.Bende o anda içeri daldım.Dudaklarıma yapıştı bi anda, bense kendimi çektim öpüşmem diye bi kuralım yok ama o an öyle istedim.Buda eğilip manavdan biraz alışveriş yaptı.Yerden kaldırıp suratını duvara dayadım.Bundan çok hoşlanmıştı.Kondomu geçirecek zamanı bulabilmiştim o heyecan ve kafayla.Bir anda aldığım zevk artmaya başladı.Biraz sonra manavda su satışları başladı.Geri çektiğimde kondomun patlamış olduğunu gördüm.Bunu söylediğimde Gilbert panikledi bir anda Oh my God lardan bir düzine kadar ettikten sonra onu sakinleştirmeye bir sorun olmadığını söylemeye çalıştıysamda dinletemedim.Benimde keyfim kaçmıştı ve içerisi inanılmaz dumanlı idi.Bende dışarı çıkıp nefes alalım dedim.Kaldırımda suçlu çocuklar gibi oturduk.Buna sarıldım.Herşeyin yolunda olduğunu endişe etmesine gerek olmadığını söyledim.O da kendisinin rutin muayenelerinde bir sorun olmadığını, bu gece onunla kaldığı otele gelmemi söyledi.Normalde gitmem ama içimden bir ses gitmemi söyledi.Otelde bir arkadaşı ile aynı oda da kaldıklarını ve arkadaşının başka bir çocukla bardan çıktığını büyük olasılıkla gelmeyeceğini söyledi.Kendisi ve Arkadaşı Daf’ın Brükselde yaşadıklarını kendisinin Lübnanlı olduğunu ve Daf ile tanışmalarının diş hekimliği fakültesinde olduğunu ikisininde Brükselde sevgilileri olduğunu anlattı.Topkapı taraflarında turistler için hazırlanmış osmanlı sarayı imajı verilmiş bir hotele vardık.Kapıdan girince tekrar öpüştük ama bu sefer daha ileri gitmek istemedik ikimizde, sonra uyuyup kalmışız.

Sabah uyandığımda gözümü açar açmaz karşımda mavi gözlü jean pantolon içinde yeşil Abercombie tşörtlü birini gördüm.Bir anda panik oldum.Banyodan çıkan Gil sakin ol bu bahsettiğim arkadaşım dedi.Ötekide arsızca bana bakıyordu.Sanırım içinde dün akşamdan atamadığı kurtlar kaynıyordu.Naptın die sordu Gil.

Daf eli ile birşeyi tutarmış gibi yapıp,yanağını dili ile kaldırarak üniversiteli bir çocuun kendine yaptıklarını tarif ediodu.

Gülüştük.

Dışarı çıkalımmı bişeyler yeriz sonrada Topkapı sarayını gezeriz dediler.Ben eve gitmek istiorum desemde bırakmadılar.Yolda yürürken bazen benden önde bazen arkada giderek bişeyler kaynatıolardı.Bende kulak misafiri olmaya çalışıodum ama bi türlü duyamıodum.Bilerek şifreli ve anlayamayacağım kadar seri konuşuolardı.Fotoğraflar çekildi ben müzeye girmedim dışarıda beklicemi söledim sonra Daf gelip lütfen mütfen die beni zorla soktu.Osmanlı padişah kaftanlarının büyüklüğü karşısında çok şaşırdılar ve bir kaç belden aşağı muhabbetten sonra oradan ayrıldık.Biz otele geçicez sende gel ordan gidelim dediler.Odaya girer girmez soyunmaya başladılar sanki çok terlemişlerde üstlerini değiştirmek istio havalarında bende ayakta dikelmiş bunları izliyodum.Her ikiside yatağa yanyana uzandılar bana da gel sende aramıza hadi çekinme dediklerinde bunun benim ilk gay menage a trois’m olacağını anlamıştım.

Üçümüzde birbirimize dokunmaya başladık.Herkes birbirininkini eline almıştı.Ben Gil i Gil Dafı Daf beni değişik yerlerimizden öpüyorduk...

sonraki hikayem transla transatlantik güreşimiz:)

19 Kasım 2009

SELM, Lİ VE DİĞERLERİ



Diğer hikayemi yazarken telefonum çalmaya başladı.Geçmiş sizi nereye giderseniz gidin kovalar dostlar.Daha nadir kullandığım ve 10 yıldan fazla bana ait numarada kayıtlı olmayan aslında diğer operatörden arasa daha ucuza gelecek bir numara görünce bu numarayı tanıdığımı düşündüm alo diyene kadar cevapsız oldu merak ettim beni 4 kez çaldırıp konuşmak isteyen kim belli ki telefonu açmamı istemişti.Diğer telefona cevapsızdaki numarayı tuşladığımda Selm ismi göründü.Evet bu Selimdi.Çetrefilli meselelerimde isimleri tam kaydetmem mesela ali benim için Li dir rehberde.Gereğinde Lilly de olabilir nasıl Selim’in Selma olabileceği gibi.Bu şimdi beni bir daha aramaz diye ben ismini bulduğum telefondan aradım.Aloo die arap ve alamancı karışımı aksanı ile beni tanıdığını gösteren ince bir titreme ile karşımdaydı.--Nasılsın dedim içtenlikle
--İstanbuldamısın? İşler nasıl gidiyor?
İyiyim sen nasuılsın? Evet İstanbuldayım
--bende iyiyim burada sıkıştım kaldım çıkamıyorum dedim
Hımm ( bu hımm ı iyi bilirim ben seksi hımm dır az sonra ağzımda hımmı )
Erkek arkadaşın nasıl dicektim diyememedim çünkü arkadan gürültüler ve iyi akşamlar sesleri gelince çokta rahat olmadığını anladım.O zaman beni neden aramıştı madem telefonda ayıp sözler söyleyemicektik!
Hım bayramda geliomusun die ağzından baklayı çıkardı.Gerçi hiç çıkarmazdı ama bu sefer ağzından bişey kendi isteği ile çıktı.
Onla konuşmak bile bende hareketlenmelere sebep oluyordu.Çok çekici değildi onu görünce acaip heyecanlanmazdım hatta yanımda olsa belkide sıkılabilirdim ama uzaktan konuşmak uzun süre önce yaşananların flash-back etkisi beni çarpmıştı.Herşey yolunda iyisin? diye ikinci kez üstüne bastırarak sorduğumda gizli anlamı ee hadi dökül Erkek arkadaşınla iyimisiniz birbirinizi sabaha kadar düzüomusunuz hanginiz üstte hanginiz altta onunki daha mı büyük, biriniz birinizden daha mı aktif yoksa ikinizde aynı pasifliktemisiniz, beni özledinmi benden vazgeçemediğini söyle, bana ihtiyacın var biliyorumdu.
O da bunu anladı ve bu merakımı dahada kabartacağını bilerek cevabı; iyiyiz, herşey yolunda çok iyi, yoyo sorun yok oldu.
Sonrada ekledi tabiki herzamanki Selim Bayramda ne zaman burada olacaksın?
Benden gün istio
En son allem etti kallem etti 29 akşamını benim anlayamadığım bir hızda kararlaştırdı.

Nasıl tanıştık ?
Kadıköyde beyaz fırının arkasında karşılıklı midye tava kokoreç satan, şimdilerde derby maçları izlettiren yerler var.Burada her zamanki gibi yalnız başıma midye ve kokoreç kemirirken, ön masada oturan birini gördüm aynadan yansıyan görüntüsü ile direk bana bakıodu.Ben ihtimal vermedim bu hoş uzun boylu college ceketli çocuk nie bana baksın yoksa ters bişeymi yaptım dedim kendi kendime sonra bi kaç kere gözlerimi çektim sonra tekrar baktıımda çocuk içime düşecek ama karşısında aynı irilikte biri oturuo ve devamlı yiyolar.Yok bu olamaz sen kendi kendine kuruosun sen paranoyaksın olum die tekrarlamaya başladığımda eliyle küçük bi işaret yaptı sanki karşısındakine yapıodu ama sinyal resmen banaydı.Lavabo üst kattaydı o kalkarken ben merdivene daha yakın olduğum için ondan önce davranıp hemen içeri attım kendimi basamakları üç beş çıkarak, üstüme kapıyı kilitler kilitlemez yüzüme soğuk su çarparak bu rüyadan bir an evvel uyanmak istiyodum.İçimden bir ses kapıda olmasını istio bir başka ses ise saçmaladığımı söylüyordu.WC ye girdim.Kapı tık tık çalındı umursamıyordum o olamazdı kapıdaki.Bi saniye çıktım kusura bakmayın diyerek kapının sürgüsünü çektiğimde karşımda idi.İşiniz varsa ık mık siz devam felan dicek oldu tıkandı bende afallamış vaziyette sanki tanışmamız gerekiyormuş gibi elimi uzattım nasıl bi refleksti anlayamadım.Ben Selim dedi bende .... hım maemnun oldum diyerek aksanlı cevap verdi.İlk lafım şu oldu telefonun varmı evet tanımadığım birinin üstelik bir erkeğin telefonunu istiodum.Var dedi.Evet vermicekmsin dedim ben pek alışkın değilim de şey ama görüşmek isterim dedi.Ok arıcam dedim.Kendimi dışarı nasıl attığımı bilemedim, o kokoreç kokularının arasından geçerken içimde anlam veremediğim bir mutluluk vardı.Hayatımda hiç olmadığım kadar direkt ve saldırgandım onu elde etmiştim.Ama bunu istiyomuydum ? Daha sonra istediğimi anladım...

BUGÜNÜN BİLANÇOSU, EN SONUNDA TOPLAYIP ÇIKARICAZ
CONS & PROS

PROS
1)İyi bir blowjob garanti
2)Uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım rahat rahat herşeyi konuşuruz.
3)Erkek arkadaşını acaip merak ediorum çatlıcam
4)Almanyada neler karıştırdı merak ediyorum
5)İstinyede yeni evlerine taşınmışlar kendi deyimi ile sevgilisiyle (hım nasıl sevgilise her seferinde dışardan aranıo) iki gayin birarada yaşadığını görmek istiorum kendimi davet ettirmeyi başarabilirmiyim acaba

CONS
1)Ben artık eskisinden dikkatiliyim ve paranoyağım, tek eşli olmadığı belli virus korkum azabilir buz kesebilirim
2)Erkek arkadaşım ailesinin yanına gitti o yüzden görüşemezsiniz der eminim
3)Erkek arkadaşının çok kıskanç olduunu sölemişti bi kere arabada kaçamak yaptığımızda o yüzden surat asan kıskanç bi queen ile tanışmakta sandığım kadar cazip olmayabilir

5 e 3 dostlar sanırım sonuç ortada buluşursam anlatırım.

YENİ BİR İŞ, YENİ BİR AŞK, BANA GÜLECEK BİR NEDEN LAZIM



Evet bana yeni bir iş lazım ama işim gereği ilanlarla işim olmuyor olamıyor illaki bir tanıdık olacak arada ince eleyip sık dokunacak seni lime lime edip süründürecekler ancak ondan sonra belki buyur gel derler.Yarın 240 km iş görüşmesi için git bi o kadarda geri gel umarım sonu ii olur.En kötü karar kararsızlıktan iyidir derler bende öyle yaptım gözlerimi kapadım vazifemi yapıcam. Nerede kalmıştım evet 2000lere yeni girecektik o zamanlar 2000 olunca dünyanın sonu gelecekmiş tartışmaları almış başını gidiyordu.Benim ise tek düşündüğüm fakülteyi bitirmek sonrasındada sanki beni çok iyi bir dünya bekliyormuş gibi hayata atılıp elit ortamlarda yaşamaktı.Televolede almış başını gidiodu o zamanlar sanırım insan 20lerin başlarında özenti oluo.Tv izler asla onlar gibi olamayacağımı bilsemde şu güzel şu çirkin şu şunla kırıştırmışa dikkat eder onları sanki çok yakından tanıomuşum gibi hissederdim ne günlermiş.Aman nerden geldim buraya evet tabiki bu dünyanın içine yavaş yavaş girmek için içimde bastırılmış her an fırsat kollayan bir canavar vardı. Bende bunu bilinçsiz bir şekilde değerlendirdim.Onu ilk gördüğümde kahverengi mini bir eteği ve bir ton degrade çoraplarının bittiği yerde başlayan ilk üç bağcığını tutan metal çengelli botları ile iri göğüslerini twit rengi ceketinden kah dışarı vuran kah gizleyen krem rengi balıkçıl kazağı vardı üzerinde.Otobüste kendine yer bulamayarak ayakta dikeldi içerisi boştu ve ben en arkada çantamı dayayacağım bir yer bulmuş kurulmuş ona dik dik bakıyordum.O da farketti ve ağzının kenarında küçük bir gülümseme oluşup bir anda kayboldu.Hatta güldüğünden emin olamadım.Bu bir şehvet kıvılcımımıydı yoksa avını görünce dişleri kamaşan bir kurdun gülüşe benzer tikimiydi bilemedim.Aramızda bir konuşma geçmesede aslında herşey konuşulmuştu.Eminönüne kadar gideceğini düşünürken karşıya geçmek için karaköyde bir anda otobüsten yokolması ile kendime geldim.Elimi otomatik kapıya koyarak son anda ani bir kararla kendimi aşağıya attım.Ona ne çok yakın nede çok uzak olmak istiyordum.Onu ilerde alt geçide ilerlerken gördüğümde duraksayıp sanki cep telefonuma mesaj gelmiş gibi yaptım.O zamanlar cep telefonlarının ekranları yeşil en iyi ihtimalle gri idi ve insanlar ceplerine yanlarında taşıdıkları canlı yaratıklar muamelesi yaparlardı.Cang cang die mesaj gelince ötsün die ceplerin sesleri sonuna kadar açılır, gelen msj sesinden cep telefonu markası anlaşılırdı.O önde ben arkada ilerledik durup simit aldı.Ben duraksamadım bu sefer onu takip etmiyormuş havalarında iyot kokulu deniz havasını ciğerlerime doldurarak iskeleye doğru ilerledim.Arkama dönüp bakmaya korkuyordum.Jeton alıp bekleme salonuna geçtim.Çok sonra yanında bir kız arkadaşı ile yüksek sesle ciks tabir edilen ve içinde bir çok yabancı sözcük barındıran gülmelerle kesilen gürültüleri ile yaklaştıklarını duydum.Dönüp gözümün ucu ile baktığımda ellerindeki lemana bakarak kırılıp yarıldıklarını gördüm.Böyle çıtıpıtı tiplerin leman okuyacağıda aklıma gelmezdi.Bir ara ha ben Robertte iken benim David, bu akşam Anita’lardayım dediğini duyduğumda kapıyı çeken görevli Kadıköy Haydarpaşadan yanlış olmasın diyerek verilen iskeleleri düzeltiordu.Herkes yer kapma heyecanı ile kapıya yığıldı.Bu tip histerik arbedelerden nefret ettiğim için yer kapma meraklısı kalabalığın geçmesini bekledim.Nede olsa benim böyle kaygılarım yoktu.En kötü ihtimalle girişten sola gelir sırtına demir çıkıntılar batsada martıların seslerini duyarak açıkta giderdim.Onlar vapura binerken bacaklarını sanki düşecekmiş gibi içe bükerek güzelliklerini göstermek ister gibi saçlarını her iki yanna salladılar biner binmezde kapalı bölüme geçtiler.Bende arkalarından bakakaldım.Onun kim olduğunu nasıl biri olduğunu ve sırlarını bir gün çözecektim ve o zaman geldiğinde benim için yeni bir çağ başlayacaktı...

ÇOK İŞİM VAR ÇOOK


Yarın yine çok işim var ama uyuyamıyorum Okan Bayülgen sendromu oldum yine.Sonrada sabah uyanmak bilmem neyse allahtan sabahın köründe gitmek zorunda değilim de işe saat 9 gibi sallana sallana gidiorum.Çok küçük bir yerde yaşıyorum evet çok sıkıcı burası kasaba, ben buraya nasılmı geldim hım bir mecburiyetten desem.Engeller ortadan kalksada gidemiyorum para pul sorumluluklar derken üstüme yapışıo bu küçücük yer.Büyük yerlerden çıkış daha kolaydır ama küçük yerlerin insanı boğsa da sarmalayan bir yanı var.İşim hayat vermek bazende hayat almak.Of yine sigaraya başladım.Belçikalı bi arkadaşımla hergün msnden çetleşiyoruz gerçi onun hayatı biraz karışık ama bu karışıklık beni kendi monotonluğumdan uzak tutuyor.Adı Daf kısaca, bu bizim Daf 47 yaşında ve gay bir diş hekimi nasıl tanıştığımızda ayrı hikaye.Tony adında kübalı eski sevgilisiyle aynı evde yaşıyor.bu ex'i de nöroloji asistanı, Tony acayip derecede seks düşkünü her hafta birini değiştirio bizimkide buna bozuluo haliyle, sanırım eski sevgilisi olduundan hala sahipleniyor.Aralarında herşey bitmişmiş dediğine göre ama eve adam atması canına yetsede Tonyden vazgeçemiyor.İyi yemek yapıyomuş dediğine göre, bu msn muhabbetide rutinim oldu 4 yıldır konuşyoruz hemen hergün gittiği yerleri ve yaşadıklarını anlatıo ama bu gün açmadım msn 'i canım istemedi.Bir kaç gündür isteksiz konuşuodu bende takılmadım bugün.Atinaya gelecekmiş bu haftasonu banada gel dio oldu gözlerim doldu.Bu Avrupalılar sanırım bizimde ööle hemen elimizi kolumuzu sallaya sallaya yan komşuya gider gibi haftasonu bi yere gidebileceimizi sanıolar bariz mentalite farkı var anlıcanız.bizde bi yere gitmek merasimdir, toplumca pülpülüz.Bakkaldan ekmek almak için bi saat hazırlanır öyle ineriz bi alt kata.Aman ne diodum ben ha bu Daf ve Tony'nin hikayesinden başka birde bilgisayarını karıştırıpta gay olduunu anladıım kardeşim var ailem bilmio tabii.Bayramda bi yerlere kaçıomuş şehrin adı bende kalsın ama ne için kaçtıını biliorum ben msn de yüzüne vurdum bi kaç kere ben seni biliorum tadında oralı olmadı.Ha benmi bende ondan altta kalmam canım karıştırdıım haltların biri bin para 20li yaşlarda insan dağıtmadan sonra 40larında ne konuşabilirki evet baya çılgın zamanlar geçirdim.Hikayemiz kronolojik sıra ile olmasa da sanırım 2000 yılında milenyum ile başlıyor arkası yarın bebeler....

18 Kasım 2009

BAD ROMANCE



Öyle bodoslama aklıma gelen herşeyi yazıcam bu bloğa, sıkıldım monotonluktan bıdı bıdı yazılan sıkıcı bloglardan, hayatımdan hatta kendimden sıkıldım.bilgisayarada bişeylerin skin'ini değiştirir gibi kendimizide şöyle baştan aşağıya değiştirebilsek ne süper olurdu.Bıçak altına yatmadan estetik olsa bir gün kısa bir gün uzun olsam (gerçi uzun olmayı ve böyle kalmayı tercih ederdim sanırım )bi gün esmer bir gün kumral olsam.Vücudumu eskiyince atıp yenisini alsam bir çorap tadında.
Bu aralar şu lady gaga beni inanılmaz oyalıyo kliplerine takıldım görselliği ön planda tutması giyim kuşam ve sadelik içinde bir elegance, yeni bir madonna doğuyor haydi hayırlı olsun diyelim...